27 Kasım 2013 Çarşamba

Erkeklerde ağlar

Yazdıre-Posta
Ayrılık acısı sadece kadınları hırpalamıyor erkekler de ağlıyor
Tartışma
nisan-2011-tartisma-resim-2
Erkek ve kadın cinsi pek çok konuda birbirinden farklı olsa da konu aşk acısı olduğunda birbirine benziyor. Beş erkek, iyileşme reçetesini bizimle paylaştı.

Son günlerin en popüler şarkısı ‘Erkekler Ağlamaz’ kadınlardan
da erkeklerden de çok fazla istek alıyor. Cover olarak Şebnem
 Ferah ile Nilüfer’in seslendirdiği şarkı ilk kez dinleyiciyle
buluştuğunda da bu kadar çok sevilmiş ve listelerden inmemişti.
 Ancak günümüz koşullarında erkeklerin ağlamadığını söylemek
onlara haksızlık olur. Çünkü pek çok konuda artık erkekler ‘ağlıyor’.
 Hele söz konusu aşk acısıysa en az kadınlar kadar acı çekiyorlar.
 İlişki sonrasında kendilerini sorguluyor, bir sonraki ilişkilerinde
hata yapmamak için dersler çıkarıyorlar. Bunu nereden mi biliyoruz?
Konuyla ilgili farklı meslek gruplarından konuştuğumuz beş
erkeğin verdiği cevaplar ağlamanın yalnızca kadınların tekelinde
 olduğu savını yıkıyor, erkeklerin de duygular konusunda en
 az kadınlar kadar hassas olduğunu ortaya koyuyor.
Aşk acısından dolayı yaptığınız en aptalca şey neydi?
Enis: Benim için önemli olmadığını göstermek. Sonrasında onunla buluşup kendimi daha da kötü hissetmiş olmam.
Yaman: Sinirimden bahçedeki çiçekleri yoldum. Onu yolarken sanki ayrıldığım sevgilimin saçlarını yolduğumu düşündüm.
Tevfik: Ayrıldığım sevgilimi sürekli telefonla taciz ettim. Sonunda benden kurtulmak için bacağını kırdığını söyledi.

Hızlı seks acıyı yok eder mi?
Adnan: Evet. Eğer sekse olumlu açıdan bakar ve bekar hayatın tadını çıkarmak isterseniz.
Atilla: Hayır. Kendimi kötü hissettiğimde iyi bir kız arkadaşıma sarılmak daha iyi geliyor.
Tevfik: Hızlı seks aşk acısını daha da kötü hale getirir. Çünkü sürekli gerçek aşkı düşünürsünüz.
Enis: Ke-sin-lik-le.



nisan-2011-tartisma-resim-1
Ayrılıktan sonra ilk olarak kimi ararsınız?
Enis: Hiç kimseyi. Acıyı tek başıma yaşarım.
Atilla: Güney ülkelerinden birine uçmak için ilk işim bir havayolu şirketini aramak olur.
Adnan: Kankamı ararım. Beni eleştirmeden dinler, acımı azaltmak için bir iki kadeh benimle atar. Sarhoş olduğumda da beni evime bırakır.

Yeni bir aşk için ne kadar süre beklersiniz?
Yaman: Bu planlanabilir mi? Eğer iki hafta sonra tekrar aşık olursanız bu harika olur ama beş yıl sürerse elbette çok kötü bir şey.
Enis: Birkaç hafta sonra yeni bir kişi için sabah kahvaltısı hazırlayan insanları yadırgamam ama ben her zaman uzun bir aradan sonra yeni bir ilişkiye girmeyi tercih ediyorum.
Tevfik: Acı geçer geçmez yeni bir aşka yelken açabilirim. Bu süre benim için çoğunlukla üç ay oluyor. Daha fazla sürdüğünü görmedim. Fakat ciddi bir ilişkiye girmeden flört de ederim.

Acıyı tam olarak nasıl hissedersiniz?
Atilla: Hatıralarla... Pazar kahvaltıları, beraber uyumak… Derya beni Aralık ayının ilk haftasında terk etmişti. En çok özlediğim onun sıcaklığı, yakınlığı. Hep yanımdaydı. Eve geç geldiğimde yatakta ona sarılabiliyordum. Bu hatıralar hep aklımda. Özellikle de akşam saatlerinde.

Suçu kendinizde de arıyor musunuz?
Yaman: Önce kendime acırım. Sonra suçu kendimde ararım. Belli bir süre sonra aslında çok harika biri olduğumu hissederim. Adnan: Bu çok önemli bir şey. Terk edilen herkes ilişkide hatalar da yapmıştır.

Kafayı dağıtmanın en iyi yolu...
Tevfik: Aptalca aksiyon filmleri izlerim. Cüneyt Arkın, Jean Claude van Damme’ın filmleri gibi.
Enis: İlişki boyunca yasak olan bekar aktivitelerinin tümüne katılırım.
Örneğin arkadaşlarla sabahın altısına kadar gezmek gibi.
Atilla: İyi dostlarla konuşmak, konuşmak, konuşmak…
Yaman: En iyi kafa dağıtma yöntemini ‘Kırmızılı Kadın’ filminde Gene Wilder’ın arkadaşı uygulamıştır.
Depresyonlu arkadaşını bir bara çağırır ve burnunda güneş gözlüğü, elinde baston ile kör taklidi yaparak bütün barı dağıtır. Arkadaşı da kahkahaya boğulur.

Size en çok acı çektiren kişi kimdi?
Tevfik: Aşık olduğumu söylemediğim kadınlar.
Enis: Sekizinci sınıftaydım. Okulun kantininde duyduğum “benimle çıkmak ister misin” cümlesi
aslında o an beni yıktı. Ama sonradan düşündüğümde bu masum cümlenin sadece zamanlama
 hatasına kurban gittiğini düşünüyorum. Bu cümleyi duymak beni çok korkutmuştu, çocuktum.
Yaman: Ciddi bir ilişkiye gitmeyen durumlar. Çünkü bu durumda aklımda her şey mükemmeldi,
 daha ileri gitmesini istemiyordum.
Atilla: İki ay önce Derya’dan ayrıldığımda acı çektim çünkü hayatımın aşkı o.
Adnan: 16 yaşında ergenlik döneminde hormonlar fazla çalıştığında acı çekmiştim. Çektiğim acı
yüzünden sanki dünyanın sonu gelecekmiş gibi hissetmiştim.

Aşk acısından neler öğrendiniz?
Tevfik: Kalkanlar oluşturmayı öğrendim. Bunun iyi olup olmadığı konusunda ise henüz emin değilim.
Atilla: Hala öğrenme aşamasındayım. Şimdiye kadar öğrenebildiklerim ise duygularımı paylaşmak
 ve değer vermek. İlişki üzerinde sürekli çalışmak, emek vermek gerekir. Bu iki kelimeyi ciddiye almalısınız.
Enis: Bir arkadaşım bana “Şu anda inanmıyor olabilirsin ama altı ay sonra dünyayı farklı bir gözle
göreceksin” demişti. Arkadaşım haklı çıktı. Her acı çektiğimde hayatımın altı ay sonrasını
düşünmeye çalışıyorum.

Erkekler, kadınlar gibi duygularını başkalarıyla paylaşamıyor, depresyona giriyorlar. Profesonel 
yardım almak yerine ise alkole sarılıyorlar.

Deniz Ergül Psikolog
Uzm. Psikolog Deniz Ergül, erkeklerin aşk acısı ile ilgili hissettiklerini bir uzman gözü ile değerlendirdi:
Bilinenin aksine aldatılan, terk edilen, ilişkisi biten erkek yoğun bir üzüntü ve acı yaşıyor. Ancak toplum,
kadının ayrılıkla ilgili duygularını yaşamasına izin verirken aynı anlayışı erkeğe göstermiyor. Erkek her zaman güçlü,
dayanıklı görünmek zorunda kalıyor. Ağlamak, dertlenmek zayıflık olarak algılanıyor. Bu nedenle erkekler tüm
 bu duygularını kendi içlerinde yaşıyor. Ağlasalar dahi bunu göstermemeyi, yalnız kalmayı tercih ediyor. Yaşadığı
 acıyla başa çıkabilmek için yollar arıyor. Bu durum zaman zaman alkol kullanımında artışa neden olabiliyor.
 Paylaşamamak acının derinleşmesine, üzüntünün depresyona dönüşmesine neden olabiliyor. Araştırmalar
 erkek intihar teşebbüslerinin kadınlara göre daha yüksek oranda sonuçlandığını gösteriyor.

GÜZİDE YÜLEK

Seninle Dergisi Nisan 2011 Sayısı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder